29 Nisan 2017 Cumartesi

Komşudan Bir Egzersiz Öğrendim, Öğrenmez Olaydım !!!

Güneşli, güzel bir Ankara sabahından herkese merhaba.

Uzun zamandır Ankarada böyle güzel bir hava görmeye hasretiz aslında. Bende hazır hava böyle güzelken dışarı çıkayım biraz yürüyüş yapayım, hem havanın tadını çıkarır hem biraz güneşten faydalanır hem de hafta içi yeterince vücudumu çalıştıramadığımdan biraz egzersiz yapmış olurum diyordum. Sonra girdiğim blog sayfalarında insanların birbirine

"İnternetten şu videoyu buldum, bu hareketleri yapsam vücudum sıkılaşır mı?"
"Kaslarımı belirginleştirmek istiyorum, kaç kilo ağırlıkla çalışsam uygun olur?"
"Kardiyo için en etkili egzersiz hangisi?"
"Menisküs ameliyatı oldum, hangi egzersizi yapsam iyi gelir?"
"Ağırlık çalışırken araya kaç dakika dinlenme koyayım?"
"Günde 100 squat yapıyorum göbeğim ne zaman erir?" ... tarzı sayısız sorular sorduğunu görmemle bütün keyfim kaçtı ve kendimi bununla ilgili bir şeyler yazmak zorunda hissettim. Anlayacağınız haftasonu yürüyüşüme engel oldunuz :) :)

Ülkemizde durum böyle olmasa da gelişmiş toplumlarda herkesin bir uzmanlık alanı ve iyi bildiği-iyi yaptığı bir mesleği vardır. Örneğin bir elektrik mühendisi tıbbi bir konuda yorum yapmaz, kendisine sorulunca da bir sağlık personeline yönlendirir. Ya da bir veterinere gemi üretmenin incelikleri sorulduğunda konuyla ilgili bilgisinin olmadığını söyler ve konu kapanır (Hatta bu insanlar o kadar bilinçli ki konuyla ilgisi olmayan bir kişiye gidip soru sormazlar zaten :) ). Ülkemizde ise durum tam tersi malesef. Konuyla ilgisi olsun olmasın herkes her şeyi bilir ve yorum yapar halde. Ve insanımız artık mesleğin uzmanına değil komşudan duyduğuna, internetten okuduğuna, Youtube'da izlediğine daha çok güvenir hale gelmiş.

Bakın bunun en bariz örneğini veriyorum; yukarıdaki soruların altında onlarca yorum var ve yazanların hiç biri konunun uzmanına danışması gerektiğini söylememiş. Yorumlar tamamen "Bence en iyisi şu", "Böyle yaparsan daha kolay kilo verirsin", "Bu hareket çok faydalı" gibi hiçbir bilimsel dayanağı hatta kendilerinin dahi tecrübesi olmayan 'Bence'ler. Herkes klavye başında bir otorite haline geliyor malesef :(

Şimdi sormak istiyorum size; mesela telefonunuz bozulduğu zaman tamir için buzdolabı tamircisine götürüyor musunuz? Ya da evdeki su tesisatını yenilemek için bir elektrikçi çağırıyor musunuz? Cevabı hayır değil mi. Öyleyse sağlığınız ile ilgili bir durumu neden bir öğretmene, mühendise ya da marangoza danışacaksınız ki? Sağlık, sağlık personelinin işidir bu nedenle sağlığınızla ilgili bir durumu asla uzmanlığı sağlık olmayan birine sorup yanlış tavsiyelere uymayın !

Bir de her gün bir şekilde karşılaştığım, tabiri caizse gözüme sokarcasına karşıma çıkan diğer husus ise egzersiz tavsiyesi için spor salonlarındaki antrenörlere danışma mevzusu var. Bir kez daha hatırlatmak gerekiyor ki "Beden Eğitimi ve Spor" bölümü mezunları (Adı üstünde sporcu bunlar ya !) kesinlikle bir sağlık personeli değildir. Bu alanın uzmanları adından da anlaşılacağı gibi sporcuların eğitilmesi, spor performansının iyileştirilmesi üzerine uzmanlaşmışlardır. Sağlığınızı korumak ve geliştirmek adına size hiç bir tavsiyede bulunamazlar. Eğer benim baklavalarım belirginleşsin, göğüs kaslarım şişsin diye düşünüyorsanız bir spor antrenöründen yardım alabilirsiniz ancak kilo vermek amaçlı veya şeker, tansiyon hastalığınız varken, kalp-akciğer sağlığı ve dayanıklılığınızı artırmak istiyorken bir spor antrenörüne giderseniz işte en baştan beri anlattığım şeyi yapmış oluyorsunuz. Çünkü o zaman hedefiniz sağlığa yönelik ve siz sağlık dışı bir alandan yardım istiyorsunuz !

Sağlıklı yaşam için egzersiz tavsiyesi konusunda en uzman meslek grubu Fizyoterapistlerdir. Bu nedenle sağlığınızı koruyacak ve geliştirecek egzersizleri öğretmek ve programı çizmek için en yetkin birey olan Fizyoterapistlere mutlaka danışmanız gerekir.

Son olarak bir de bu komşudan duyulan, internetten izlenen egzersiz hareketlerinin ve spor programlarının rastgele uygulanmasının sonuçlarını hatırlatmak zorunda hissediyorum kendimi. Yapılan egzersiz türüne ve yüklenmenin şiddetine göre egzersiz vücutta farklı cevaplar ortaya çıkarır. Örneğin kendi başınıza bir egzersiz öğrendiniz ve hiçbir danışmanlık almadan yapıyorsunuz; ya yeterince yüklenme yaratmadığı için kas gücünde ya da fiziksel dayanıklılığınızda hiçbir değişim açığa çıkarmaz ve yalnızca yorgunluk + zaman kaybı olarak kalır ya da fazla yüklendiğiniz için hem kaslarınız hem de kalp-akciğer-dolaşım sisteminiz hasar görür ve bir takım ciddi problemlerle karşı karşıya kalırsınız.Egzersiz bir çeşit ilaçtır, sadece su ile içilmeyen cinsinden :) E egzersiz bir ilaç olduğuna göre belli bir dozu, çeşidi, uygulanma sıklığı vardır değil mi. Peki bu dozu, sıklığı nasıl bilebiliriz?

Aynı tansiyon ilacında olduğu gibi ! Nasıl "Tansiyonum yükseldi şu ilaçlardan 2 tane içiyim düzelirim" deme lüksümüz olmadığı için doktora gidip danışıyorsak, egzersiz tedavisi için de bir Fizyoterapiste gidip danışmanlık almamız gerekiyor. Nasıl komşumuzun kalp ilacının dozu bize yetersiz veya fazla gelebiliyorsa başkasından duyulan egzersizler de vücudumuz için fazla yada az olabilir. Bu nedenle egzersiz tedavisi ve danışmanlığı için mutlaka bir Fizyoterapiste danışmamız gerekiyor.

Bakın durumun ciddiyetini göstermesi açısından bir örnek vererek bitirmek istiyorum yazımı. Futbol maçlarında ani kalp krizi geçiren sporcuları düşünün. Bu sporcular klüplerinde doktorlar tarafından sürekli değerlendirilir. Ancak sporcunun kapasitesini geliştirecek uygun egzersiz programı eksik kalırsa (burda devreye Fizyoterapistler girer) alışkın olduğu tempodan fazla ufacık bir eforla bile kalp krizi gerçekleşebilir. Sağlık kontrolleri bu kadar düzenli yapılan sporcularda bile fazla efor istenmedik sonuçlar doğururken siz hiç bir danışmanlık almadan kendi egzersiz programını çizerseniz neler olabileceğini bir hayal edin lütfen !

Sonuç olarak egzersiz bir ilaçtır ve en uygun egzersiz reçetesi bir Fizyoterapist tarafından verilebilir!
Unutmayın Sağlığınız İçin Mutlaka Bir Fizyoterapiste Danışın!

Fzt. Furkan ÖZDEMİR

22 Nisan 2017 Cumartesi

23 Nisan'da Çocuklarımıza Egzersiz Alışkanlığı Kazandırıyoruz !

23 Nisan... Çocukluğumdan beri bu tarih bana çok anlamlı geliyor. Çünkü tarihin hemen ardından gelen "Ulusal Egemenlik" kısmı, 1920'de o zor dönemde verilen bağımsızlık mücadelesi, atalarımızın kıtlık içerisinde geleceğini koruma çabası... Bunlar her Türk vatandaşını derinden duygulandıran olaylar.

Ama tabi heyecanımı bir kat daha artıran kısım ise "Ulusal Egemenlik" kısmının peşinden gelen "Çocuk Bayramı" ifadesi. Düşünsenize dünyada ilk defa çocuklara bir bayram hediye edilmiş gönüllerince davranabilsinler diye. 

Bir de 23 Nisan günü çocukların yaptığı o rengarenk gösterileri izlemek de ayrı bir keyif veriyor insana. Devlet büyüklerinin makam koltuğunda oturan çocuklar, okullarda ve stadyumlarda gösteri yapan çocuklar, camlara asılan bayraklar... Her tarafta bir hareketlilik, bir coşku havası hakim. 

Şimdi biliyoruz ki sağlıklı yaşamın anahtarı düzenli egzersiz yapmaktan geçiyor. Egzersizin faydalarını sayıp konuyu uzatmaya hiç niyetim yok. Ancak tekrar söylüyorum Düzenli Egzersiz = Sağlıklı Yaşam !!

Malum gün çocukların günü. Öyleyse çocukların dilediğince koşmasına, oynamasına izin vermeli. Hatta çocuklarımızı alıp ailece yürüyüşe, bisiklet sürmeye, yüzmeye gitmeli. Neden biliyormusunuz, çünkü çocuklukta kazanılan alışkanlıklar ileriki yaşamda kolay kolay unutulmuyor. Hem ne demişler "Ağaç yaşken eğilir" 

Bütün çocuklarımızın 23 Nisan Ulusal Egemenlik ve Çocuk Bayramı kutlu olsun. Hepinize sağlıklı yıllar çocuklar ...


21 Nisan 2017 Cuma

Sigara Bıraktıran Egzersiz

Sigaranın Zararları


Hepinize iyi günler.


Başlığı sigaranın zararları diye attım ama korkmayın her yerde duyduğunuz, reklamlarda gördüğünüz sigaranın zararları konusunu tekrar tekrar açıklamayacağım. Zaten nasıl tek bir cümle ile açıklayabilirim ki. Şimdi benden sigaranın getirdiği yüksek tansiyon, damar tıkanıklıkları, kalp krizi, nefes daralmaları, felç, depresyon, uyku problemleri, tat alma duyusunda bozulmalar, görme problemleri ve daha sayamadığım bir çok farklı hasarı uzun uzun anlatmamı beklemeyin.

Benim sigaranın zararları kısmında size hatırlatmak istediğim şeyler daha çok çevrenize verdiğiniz zararlar üzerine olacak. En başta tabiki işin maddi boyutu var bir paket sigaranın fiyatı malum her geçen gün zamlanıyor. Ama beni esas rahatsız eden konu bu da değil. En büyük zarar sizin üflediğiniz dumanın çevrenizdekileri de zehirliyor olması. Kendi tecrübelerime dayanarak söylüyorum; bir fakülte hayal edin, içeride her 5 adımda bir sigara içilmez levhası gözünüze çarpsın, içindeki 1000'e yakın insan sigaranın zararları hakkında eğitilmiş olsun, dışarıya baktığınızda güneşli ve pırıl pırıl bahar havası görüp dışarı çıkmak için sizde bir heves oluşsun. Yine aynı fakülteyi hayal edin ve kapısından dışarıya adım atmanızla sis misali sigara dumanından bir bulutun ortasına dalın. Şimdi durumun bilincinde olan insanlar sigara içmemeyi "tercih ediyor". Ancak içen insanlar ise doğrudan, içmeyenlerin sağlıklı yaşam hakkını ihlal ediyor.

Tamam, her vatandaşın kendi hayatı ve sağlığı kendisinin sorumluluğunda. Ancak bir başkasının hayatına müdahale ediyorsanız burada işler değişiyor. Şimdi sizin üflediğiniz duman "yanlışlıkla" dahi olsa bir başkasının ciğerlerine ulaşıyorsa aslında büyük bir suç işliyorsunuz. Ve hepimiz biliyoruz ki sigaranızdan çekip havaya üflediğiniz her nefes kesinlikle başkalarının soluduğu havaya karışıyor.

Öyleyse bir başkasına zarar vermemek adına yapmamız gereken en önemli şey hem çevremizdekilerin sağlığı hem de kendi sağlıklı geleceğimiz için sigarayı bırakmak. Bunun için en etkili yöntem kararlılık ! Ani bir karar verip sigarayı bıraktığınızı kendinize söylemeniz ve bir daha içmemek için kararlı olmanız gerekiyor. Bu en basit ve etkili yöntem. 

İkinci bir seçenek ise kendinize bir azaltma hedefi koymaktır. Örneğin "Dün 5 adet içtim, bugün 3 adet içeceğim ve yarın son sigaramı içip bırakacağım" gibi. Bu şekilde hedefler koymak yeterince kararlı davranamayan bireylerde bırakmak için etkili olan bir başka yöntemdir.

Sigarayı bırakmak için Sağlık Bakanlığı'na bağlı sigara bıraktırma merkezlerinden "Ücretsiz" danışma ve tedavi hizmeti alabilirsiniz. Alo 171 Sigara Bıraktırma Hattı'ndan da yine ücretsiz hizmet alabilirsiniz.

Bırakma aşamasında etkili olduğu düşünülen nikotin bantları, sakız, çekirdek tüketimi gibi alışkanlıkların ve elektronik sigara adı verilen yöntemin hiç bir faydasının olmadığı araştırmalarla kanıtlanmıştır. Bu nedenle böyle alışkanlıklar edinmektense daha ucuz, basit ve etkili bir yöntemi tanıtmak istiyorum şimdi sizlere. Ve karşınızdaaa:

**EG-ZER-SİZ**  

Biliyorum okurken hepiniz bitkisel içerikli bir takviye falan tanıtmamı beklediniz. Ama yöntem çok daha kolay elde edilebilen bir şey. Şimdi diyeceksiniz ki "Saçmalama sigara bağımlısı olmamla spor yapmanın ne alakası var?" 

Alaka oldukça büyük. İlk defa sigara içtiğinizde beyninizdeki sinir hücreleri nikotine karşı oldukça güçlü bir bağımlılık oluşturur, adeta ilk görüşte aşk gibi :) Bu nedenle beyniniz sürekli nikotin (dolayısıyla sigara) ihtiyacınız olduğuna dair sinyaller oluşturmaya başlar. Bu sinyallerin gücü arttıkça canınız sigara çeker ve bir tane içersiniz. Ancak o nikotin düzeyi sinir hücrelerinize yetersiz gelir ve daha fazla nikotin ister, daha fazla içersiniz. Sonra daha fazla nikotin, daha fazla, daha fazla... Bu döngü böylece sürüp gider ve siz çektiğiniz her nefeste aslında daha fazla sigara içmek için açgözlü sinir hücrelerinizi uyarırsınız. Bu hain sinir hücreleri de her nefeste daha fazlasını ister ve doymak bilmez. Dolayısıyla gittikçe sabit bir dozla yetinemez hale gelirsiniz.

Egzersiz yaptığınızda ise vücudunuzda salınan mutluluk hormonları bu açgözlü sinir hücrelerinizin sesini bastırır. Bu sayede yaptığınız egzersiz kademeli olarak vücudunuza sigara ihtiyacı olduğu hissini unutturur. Böylelikle de bir süre sonra sadece egzersiz yaparak aslında sigarayı bırakabileceğinizi fark edersiniz.

Egzersiz yapar ve bu hormonların salgılanmasını artırırsanız vücudun giderek artan bağımlılığını belli bir düzeyde tutabilme şansınız olur. Eğer egzersiz yaparken bir de sigara içmemeye başlarsanız sigarayı tamamen bırakabilmek çok kolaylaşır. Hem bunun için nikotin bantlarına, sakızlara falan da ihtiyaç kalmaz.

"Tamam ya öyleyse hafta başından itibaren pilatese başlıyorum ve sigaradan kurtuluyorum, değil mi?" İşler malesef öyle değil. Evet egzersiz sigarayı bıraktırmada çok faydalı ve vücudunuzu, kaslarınızı çalıtırdığımız her aktivite bir egzersiz. Ancak bu hormonal etkilerin ortaya çıkması için bu egzersizin belli bir standardı olması gerekir. 

Peki ne bu standart diye soracağınızı biliyorum. Bu işin standardı aerobik egzersizler olmalıdır (örneğin yürüyüş, bisiklet, yüzme vs). Peki ne kadar süre ile hangi tempoda egzersiz yapacağınızı sorarsanız orada da malesef açık cevap veremiyorum. Çünkü belli bir programı çizebilmek için bütün sağlık durumunuzu bilmek ve sizi detaylı bir şekilde değerlendirmek gerekiyor. Bu nedenle;

UNUTMAYIN SAĞLIĞINIZ İÇİN BİR FİZYOTERAPİSTE DANIŞIN !!!

17 Nisan 2017 Pazartesi

Mevsim Geçişleri ve Geçmeyen Yorgunluk

Bahar, benim en sevdiğim mevsim. Neden mi çünkü ne çok sıcak ve bunaltıcı ne de çok soğuk ve karanlık. Her şeyin tam ortası. Her tarafta açan çiçekler, uçan kelebekler. Güneş kendini tatlı tatlı gösteriyor akşamına da yağmur yağıyor. Her türlü hava koşulunu bir arada yaşadığımız bir dönemdeyiz.

Ben yılın bu dönemini çok seviyorum ama bir de bahar yorgunluğu denen bir şey var. Dedim ya hem sıcağı hem soğuğu, hem güneşi hem yağmuru bir arada görüyoruz bu aralar. Aslında vücudumuz muhteşem bir organizasyon içinde yazın sıcak havaya kışın da soğuk havaya hızla uyum sağlar. Ama yılın bu dönemi her iki durumu bir arada yaşattığından vücuda uyum sağlama fırsatı vermiyor. Gariban vücudumuz da illa ayak uydurmak için çabalıyor ve sonuç; halk arasındaki adıyla Mevsim Çarpması !

Şimdi kendimden biliyorum bahar sözcüğünü duymak bile bütün güzelliğine rağmen enerjimi bir anda bitiriyor. Eminim siz de benim gibi mevsim geçişlerinden nefret edenlerdensiniz. 

"E tamam da Furkan Bey oğlum baharı pas geçip yaza atlayamıyoruz ki. Ne yapacağız öyleyse ?" 

Cevap çok basit: EG-ZER-SİZ !!!

Şimdi bu kronik yorgunluğu atlatmanın en kolay yolu biraz spor yapmak. Diyeceksiniz ki "Zaten canım sıkkın, huysuz ve aksi bir dönemdeyim, kolumu kıpırdatacak enerjim yok bir de spor mu yapayım bu halde?" Cevap veriyorum; kesinlikle bu halde olduğumuz için egzersiz yapacağız zaten. Niye biliyor musunuz, çünkü her şeyden önce vücudumuz hareket halinde olmaya programlıdır. Eğer canım sıkkın, hava kötü, yeni bir dizi başladı diyerek hareketsiz kalmaya yönelirseniz vücut hareketsiz yaşama karşı bir tepki gösterip bir çok farklı belirti ile sizi uyarmaya çalışır. Bu belirtilerin bazıları yorgunluk, depresif duygu bozukluğu, hareketle baş dönmeleri, az eforla bile nefes darlığı olabilir.

Bu kronik yorgunluğun en baştaki sebebi zaten hareketsiz kalma olduğuna göre egzersiz yapmaya başlamak bu olumsuz gidişi tersine çevirmenin ilk adımı aslında. Ayrıca egzersiz sayesinde vücutta salgılanan birtakım hormonlar hem ağrı kesici hem de mutluluk verici işlev görürler. Böylelikle hem yorgunluğumuzu ve kaslardan kaynaklı ağrılarımızı geçirir hem de mutsuz ruh halimizden kurtuluruz. Tabi egzersizin bir de kas metabolizmasını düzenleme görevi var ki belki de en hayati işlevi burda ortaya çıkıyor. Stresten ve günlük işlerin koşturmacasından gerilip kaskatı kesilen kaslarımız, hücrelerinde biriken bazı zararlı maddeleri uzaklaştırmakta zorluk çekerler. Egzersiz yaptığınızda ise kaslara olan kan akımını artırarak bu zararlı maddelerin uzaklaştırılmasını sağlarsınız.

Tamam kasları rahatlattık, ruh halimiz artık daha iyi peki her şey tamam mı? Tabi ki bunları yaparken düzenli ve dengeli beslenmenin şart olduğunu hatırlatmadan geçmemek gerek. Yediklerinize dikkat etmek hem fiziksel hem de ruhsal sağlığınız için oldukça önemli.

"Tamam canım sadece spor yaparak rahatlayacaksam ben bu tedaviye uyarım, bu çok kolay :)" 

Evet sadece spor yaparak kronik yorgunluğunuzdan kurtulmak çok kolay ama nasıl bir spor programı uygulayacağız? Burada ilk söyleyeceğim şey egzersiz de aynı doktorunuzun yazdığı reçete gibi size özeldir. Nasıl bende tansiyon var diye komşumuzun tansiyon ilacını kafamıza göre kullanmıyorsak egzersizi de kafamıza göre yapmamalıyız. Neden biliyormusunuz, çünkü uygun egzersiz programı bir çok farklı uygulamayı içerir (kuvvetlendirmeler, germeler, aerobik, solunum kasları vs.). Bu nedenle de iyi bir egzersiz programının oluşturulabilmesi için sizin önce bir Fizyoterapist tarafından değerlendirilmeniz gereklidir. Çünkü spor adı altında başkalarından duyulan ya da spor salonundaki antrenör tarafından verilen programı uygulamak iyi hissetmek isterken sakatlanmanıza bile neden olabilir.Bu yüzden;

Unutmayın, Sağlığınız İçin Mutlaka Bir Fizyoterapiste Danışın !!!