13 Mayıs 2017 Cumartesi

Engelli Diyerek Engel Çıkaran Bizler !

Mayıs 13, 2017


Merhabalar değerli okurlarım :)

Toplumsal birliktelik diye bir kavram var. Bu olay ancak, bireylerin hiçbir sınıf ve ayrım gözetmeksizin toplumun tamamını benimsemesi ve kucaklaması ile olur ve toplumun tümünü bağrına basan bireyler toplum içerisindeki sorunlara ve dezavantajlı bireylere karşı daha duyarlı ve bilinçli yaklaşır.

Bugün değinmek istediğim konu, toplumun duyarlı insanlarının çok yakından takip ettiği bir konu. Bu yıl basında daha fazla yer bulan engellilik ile ilgili fikirlerimi paylaşmak istiyorum bugün. 

10-16 Mayıs tarihleri Engelliler Haftası ve 3 Aralık ise Engelliler Günü olarak belirlenmiş ve engelli bireylerin sıkıntılarına ve haklarına dikkat çekilmek istenmiş. 


Çeşitli raporlarla konunun toplumsal boyutunun ne kadar büyük olduğuyla başlayalım önce. 
  • "Birleşmiş Milletlerin rakamlarına göre dünyadaki 500 milyon kadar engelli insan bulunmaktadır. Dünya Sağlık Örgütü tarafından, dünya nüfusunun yaklaşık dörtte birinin hayatlarında bir çeşit engelle doğrudan ya da dolaylı olarak karşı karşıya olduğunu belirtilmektedir"
  • Ulusal istatistiklerde ise "Devlet İstatistik Enstitüsü‟nün 2003 yılında yapmış olduğu araştırmalara göre ülkemiz nüfusunun %12'si engelli kişilerden oluşmaktadır Bu veriler engelli nüfusunun genel nüfus içersinde önemli bir oranı olduğunu göstermekte...". Yani anlayacağınız aslında engellilik ve engelli bireyler hiç de azımsanmayacak bir grubu oluşturuyor.

Yukarıdaki verileri aldığım kaynak rapora da bir göz atmanızı tavsiye ederim :)

Kim Engelli, Kim Değil ?

Engelli birey kimdir, kime engelli denir? Bu konuda bir çok insanın bir kavram karmaşası yaşadığına eminim, zira bir sağlık personeli olarak benim bile açıklarken zorlandığımız bir konu sayılabilir aslında :)

Rastgele tanımlarla anlatmaktansa önce size farklı kuruluşların yaptığı tanımları vermek istiyorum.
  • Birleşmiş Milletler (BM / UN): 
    • Normal bir kişinin kişisel ya da sosyal yaşantısında kendi kendisine yapması gereken işleri, bedensel veya ruhsal yeteneklerindeki kalıtımsal ya da sonradan olma herhangi bir noksanlık sonucu yapamayanlar.
  • Dünya Sağlık Örgütü (DSÖ / WHO): 
    • Bozukluk (Impairment): Sağlık bakımından “bozukluk” psikolojik, anatomik veya fiziksel yapı ve fonksiyonlardaki bir eksikliği veya dengesizliği ifade eder.
    • Özürlülük (Disability): Sağlık alanında “özürlülük” bir 'bozukluk' sonucu meydana gelen ve normal sayılabilecek bir insana oranla aynı işi yapabilme yeteneğinin kaybedilmesi ve kısıtlanması durumunu ifade eder.
    •  Engel (Handicap): Sağlık alanında “engel” bir 'bozukluk' veya 'özürlülük' sonucunda, belirli bir kişide meydana gelen ve o kişinin yaş, cinsiyet, sosyal ve kültürel durumuna göre normal sayılabilecek faaliyette bulunma yeteneğini önleyen ve sınırlayan dezavantajlı bir durumu ifade eder.”
    • DSÖ'ne göre aslında günlük yaşantıyı etkileyen 3 durum vardır ve üçü de bir sıralama içindedir. Yani sağlıklı yaşamdan uzaklaşan her birey aslında engelli değildir !
Gördüğünüz gibi aslında iki kurum da 'Engelli' tanımını yaparken sosyal-kültürel yaşamda görülen kısıtlılıkları ön planda tutuyor. Yine DSÖ'nün tanımına dayanarak eğer kişinin sağlığının bozulmuş olması eğer sosyal rolleri yerine getirmesini kısıtlamıyorsa birey engelli sınıfına girmiyor. 


Şu an aklıma takılan 3 soru var ve cevabı sizin düşünüp vermenizi rica ediyorum.
  1. Bu durumda günlük yaşamdaki engellerin ortadan kaldırılması aslında engelliliğin de ortadan kaldırılmasını sağlayabilir mi ? 
  2. Engelli dediğimiz bireylerin önündeki engeller kendilerinden mi kaynaklanıyor yoksa toplumdan mı ?
  3. Engellilik durumu yalnızca engelli bireyi mi yoksa bütün toplumu mu etkiler ?
Biliyorum şimdi okurken diyeceksiniz ki "Ya ben bu konunun uzmanı mıyım, nereden bileyim". Aslında bu soruların cevabını vermek çok kolay, sadece biraz mantıklı düşünmeniz yeterli. Eğer benim fikirlerimi merak ediyorsanız hemen açıklayayım:
  1. Şimdi şöyle bir örnek üzerinden gidelim: 
    • İşitme engelli bir birey düşünün. Bu bireyin okuldan arkadaşları akşam bir tiyatro gösterisine gidecekler ve kendi aralarında hangi oyuna gideceklerine karar vermeye çalışıyorlar. Engelli arkadaşımız işaret dili ile ne konuştuklarını sorduğunda akşam için yaptıkları planı anlatıyorlar ve engelli birey de bu plana dahil olmak için oldukça hevesleniyor. Ancak ortada büyük bir sorun var; tiyatroda engelliler için işaret dili ile seslendirilen bir oyun yok !  Sonuç olarak birbiri ile vakit geçirmekten keyif alsalar dahi bu arkadaş grubu planladıkları aktiviteyi birlikte yapamıyorlar. 
    • Peki durumu tersine çevirelim ve tiyatrodaki bütün gösterilerde işaret dilinin de olduğunu farz edelim. Şimdi ne oldu ? Engelli birey tiyatroya arkadaşlarıyla birlikte gidebildi, sosyal-kültürel kısıtlılık ortadan kalktı ve sonuçta 'Engellilik' durumu da ortadan kalktı. Çünkü salondaki herkes aynı aktiviteyi farklı biçimlerde yaptı ancak sonuç olarak o salondan çıkan herkes ortak bir aktiviteyi paylaştı ve kısıtlılık oluşmadı. Yani sonuç olarak günlük yaşamdaki engeller ortadan kaldırıldığında aslında 'Engel' durumu da ortadan kalktı !

  2. Engelli diyerek ötekileştirdiğimiz insanlar, doğuştan ya da sonradan kalıcı olarak bir takım kısıtlılıklarla baş ediyorlar. Ancak o kısıtlılıklar aslında bizden kaynaklanıyor. Burada yakın tarihli olması nedeniyle hatırlayacağınızı düşündüğüm iki olayı örnek göstereyim. 
    • İlki 16 Nisan'da yapılan 'Halk Oylaması' esnasında yaşandı. Hatırlarsınız bedensel engelli bir bireyin oy kullanmak için gittiği okulda asansör yoktu ve birey vatandaşlık görevini yerine getirmek istiyordu. Bu durumdaki bireyin yukarı kata çıkması oldukça zor olduğundan sandık görevlilerinden sandığın aşağı getirilmesi ve engelli bireyin oyunu giriş katta kullanması talep edildi. Ancak buna da sandık kurulu 'Olmaz, yapamayız' diyerek karşı çıktığı için birey oyunu kullanmak için merdivenleri 'sürünerek' çıkmak zorunda kaldı ! 
    • İkinci örnek ise geçtiğimiz aylarda noterde işi olan yine bedensel engelli bir bireyin hikayesi. Engelli vatandaşımızın yolu bir sebepten notere düşüyor. Noter binanın üst katlarında ve tabiki ne bir asansör ne de engelli rampası var. Engelli birey noterden imzayı atmak için aşağı gelmesini talep ediyor ve bu talebi karşılığında 'Noter dairesi dışında imza atıldığı için ("Noter vatandaşın ayağına gittiği için" diye tabir etmişlerdi o zaman) ekstra ücret alırız' diye karşılık veriliyor. Gördüğümüz gibi her iki durumda da engelli diyerek kategorize edilen bireylerin önüne çıkarılan bu engeller, ister kanuni ister kişilerin kendi inisiyatifiyle olsun, engelli bireylerin kendilerinden değil sağlam olduğunu düşünen insanlardan kaynaklanıyor.

  3. Engellilik durumunun yalnızca bireyi etkilemediğini muhtemelen hepimiz biliyoruz. Nasıl diyecek olursanız bunun için de şöyle bir örnek verelim:
    • Görme engelli bir birey, yolda yürürken otobüs bekleyen birisine çarpıyor. Çarptığı adam ise refleks olarak 'Napıyosun be kardeşim, kör müsün' diyerek engelli bireye bağırmaya başlıyor (Emin olun günümüz Türkiye'sinde böyle davranışlar artık sıradanlaştı ve insanlara karşı neredeyse hiç hoşgörümüz kalmadı). Böyle tepkilerin engelli bireyler üzerinde yarattığı travmayı bir hayal etmeye çalışın lütfen! Eminim ki bir engelli bireyin en çok istediği şey sağlıklı olmak değil, sağlıklı olduğu iddia edilen bireylerle eşit şartlarda bir yaşam sürmektir. Emin olun engelli diye sınıflandırılmak hiç bir bireyin hoşuna gitmiyor. Bazı bireyler kendisi ile barışık ve durumdan pek etkilenmiyor gibi görünse de bir çok birey durumunun yüzüne vurulmasından çok hoşnut kalmıyor. Sonra ne mi oluyor? Sonra bireyler kendini toplumdan soyutlamaya başlıyor ve yazının başında belirttiğim toplumsal kucaklaşma imkansız hale geliyor.

Engelli Bireyler İçin Ne Yapabiliriz ?

Bu nedenle sizden bir ricam var. Belki kanun yapıcı ya da devlet kurumlarında üst pozisyonlarda olmayabilirsiniz, ancak bu engelli bireylerin hayatını kolaylaştırmak için hiç bir şey yapamayacağınız anlamına gelmez ! Sadece sizinle eşit şartlara sahip olmaları için çabalamanız yeterli, eğer onu da yapamıyorsanız engelli bireye "Sizden hiç bir farkı olmadığı" hissini yaşatmanız ve o gözle bakmanız bile toplumda bir çok şeyi değiştirmek için yeter :) :)

Ha eğer üst makamlarda biriyseniz, belki bu yazıyı okurken sorumluluklarınızın yalnızca sağlıklı vatandaşlara karşı olmadığını bir kez daha hatırlayın lütfen ve eğer bir şeyleri değiştirebilme şansınız varsa sivil toplum kuruluşlarının ve engelliler tarafından kurulan derneklerin öneri ve tavsiyelerine kulak verin lütfen.

Son olarak yazıyı okuyan engelli bireylere söylemek istediğim bir şey var
    • Bir Fizyoterapist olarak bedensel, zihinsel ya da her ne türlü olursa olsun engelinizin sizin için ortaya çıkardığı bütün zorluk ve sıkıntıların farkındayım ve bunun değişebilmesi için elimden gelen her şeyi yapmaya hazırım. Her zaman yanınızdayım çünkü benden ya da sağlam olduğunu düşünen hiç kimseden, haklar bakımından bir farkınız yok ve benim gözümde bütün insanlık eşit haklara ve şartlara sahip olmalı ...






Fzt. Furkan ÖZDEMİR

      1 yorum:

      1. Merhaba efendim, ben zihinsel engelliyim ve ailem beni çok bilgisiz ve zekasız davranıyor. Çok küçümsüyorlar. Halbuki öyle değilim hayattaki herşeyi çok iyi bilen ve zekiyim. Ama maalesef ailem bunu göremiyor. Bu beni çok rahatsız ediyor.🙁 birgün onlara dedimki; "iyileşmeye ihtiyaç duyan asıl sizsiniz ben değil" bu yazdıklarınızı okudum ve çok rahatladım birazda gözyaşım pıt oldu.😥 muhteşem bir yazı olmuş elinize sağlık.🙏😊 şimdi ise sizin içinde bir mahsuru yoksa yazınızı paylaşmak istiyorum.🙂 Çünkü, ailemde okusun istiyorum. Şimdiden teşekkür ediyorum.. 🙏🤗

        YanıtlaSil